Basından

Kürt Enstitüsü Hedef Oldu

Evrensel Gazetesi, 03.05.2002

Hacer Yücel

Kendisine Kürt dilini, kültürünü ve edebiyatını araştırmak, incelemek ve arşivlemek misyonu biçen ve yaklaşık 10 yıldır bu konuda çalışmalar yürüten Kürt Enstitüsü’nün kapatılması davasına bugün başlandı. Enstitü’nün neden mühürlendiği sorusuna anlamlı bir cevap bulamayan Başkan Hasan Kaya, 10 yıldır faaliyet yürüten ve devletin her kademesi tarafından varlığı bilinen hatta devlet tarafından düzenlenen toplantılara çağrılan bir kurumun neden kapatıldığını tam olarak bilmediğini söyleyerek MHP’nin iktidarda bulunmasının etkili olabileceğine dikkat çekiyor.
‘Kürt eserlerini topladık’
10 yıldır Kürt dili ve kültürü üzerinde araştırmalar yapan ve üç ay önce kapatılması nedeniyle araştırmalarına ara veren Kürt Enstitüsü Başkanı Hasan Kaya, kapatma davası öncesi gazetemize açıklamalar yaptı.
Enstitü’nün 18 Nisan 1992 tarihinde kurulduğunu söyleyen Kaya, 10 yıllık sürede yaptıkları çalışmaları şöyle anlatıyor: “Daha çok folklorik derlemelerden oluşan yüzlerce şarkı, ninni, efsane, mitoloji ve benzeri anonim kültürün parçası olan zenginlikleri derledik. Bunların bir kısmını da kitap olarak yayınladık. Bunun yanında bilimsel, akademik bir dergi yayınladık. Bu derginin 8 sayısı çıktı. 9. sayısını Enstitü’nün kapatılması nedeniyle yayınlayamadık. Yine bu 10 yıllık süre zarfında Kürtçe-Türkçe sözlük yayınladık. Klasik el yazma eserlerden oluşan, 200-300 yıl önce Arap alfabesiyle Kürtçe olarak yazılan bir çok el yazma eseri biz bulduk ve Latin Alfabesi’ne çevirerek yayınladık.” Kaya, Kürtçe’nin olup olmadığı yönündeki tartışmalara ışık tutmak amacıyla Kürt dilinin kaynağı, mevcut durumu ile ilgili kitapçıklar yayınladıklarını da aktarıyor.
Enstitü mühürlendi
Bunca çalışmanın ardından Enstitü’nün 625 Sayılı Özel Öğretim Kanunu’na muhalefet edildiği gerekçesiyle mühürlendiğini belirten Kaya, kurum olarak eğitim ve öğretim verdiklerinin iddia edildiğini ancak binalarının yapı itibariyle buna müsait olmadığını sadece Kürt kültürüne ilişkin araştırmalar yaptıklarını söylüyor. İki yıl önce de aynı gerekçeyle Enstitü’nün mühürlendiğini ve haklarında dava açıldığını anlatan Kaya, o zaman mahkemenin binanın eğitim ve öğretim vermeye müsait olmadığını belirterek beraat kararı verdiğini kaydediyor. Kaya, Enstitü’nün açıldıktan bir ay sonra tekrar aynı gerekçeyle kapatılmasının ilginç bir durum olduğunu da sözlerine ekliyor: “Gerçekten de şu anda Enstitü’nün bulunduğu bina eğitim ve öğretim vermeye müsait değil. Şu andaki binamızda üç oda var. Birini arşiv, diğerini dökümanların bilgisarayara aktarıldığı oda, sonuncuyu ise misafir odası olarak kullanıyoruz. Nerede eğitim ve öğretim verilecek?”
Çankaya’ya çağırmışlardı
Enstitü’nün yasal eksikler nedeniyle kapatıldığı açıklamasının da inandırıcı olmadığını dile getiren Kaya, 10 yıldır faaliyet yürüten bir kurumun kuruluşunda var olduğu iddia edilen eksikliğin şimdi fark edilmesinin inandırıcı gelmediğini ifade ediyor.
Kapatılma kararında Kürtçe dil ve eğitim talebinin dilekçelerle dile getirilmesinin etkisi olup olmadığını bilmediğini söyleyen Kaya, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Çünkü Kürt Enstitüsü’nün varlığı devletin tüm kademeleri tarafından biliniyordu. Hatta Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde düzenlenen resepsiyonlara davet edildik ve bu basına, ‘Kürt Enstitüsü Çankaya’da’ başlıklı haberler ile yansıdı. Yine Dışişleri Bakanlığı yurt dışında düzenlenen bir toplantıya bizi sivil toplum örgütü olarak davet etti ve orada basın mensuplarının ‘Kürt Enstitüsü de burada’ sorusuna ‘Bundan herhangi bir rahatsızlık duymuyorum’ şeklinde cevap vermişti. Yani bunları düşününce Enstitü’nün kapatılmasının nedenini bulamıyorum ve açıkçası anlamlı da gelmiyor.”
‘MHP etkisi olabilir’
Enstitü’nün kapatılmasında MHP’nin iktidar ortağı olmasının etkili olabileceğine dikkat çeken Kaya, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Ayrımcı politikalar izleyen bu partinin bir devlet bakanı televizyona çıkarak benim ağzımdan çıkmayan şeyleri söylediğimi iddia ediyor. Bu nedir? Hedef göstermedir. Çeşitli gazetelerde bizimle ilgili yazılar çıktı. Tabii bunların hepsi bir planın parçası yani Enstitü’ye saldırmak için altyapı oluşturuldu. Tabii bunların hepsini bir arada düşündüğümüz zaman aslında bir anlamı var. Bazı siyasi parti mensupları bizimle uğraşıyor. Biz 10 yıldır faaliyet yürütüyoruz ve şimdi böyle birşey oldu.”
İki yıl önce bir konuşma sırasında, “Türk devleti Kürt kültürünün gelişmesi için kaynak ayırmalı” sözlerinden dolayı kendisine şimdi dava açıldığını kaydeden Kaya, “İki yıl önce yapılan bir konuşma nedeniyle şimdi dava açılıyor. İşin ilginç yanı DGM iki yıl önce benim sarfettiğim bu sözden dolayı soruşturma başlatmıştı ancak dava açılmasına gerek olmadığına karar vermişti. Şimdi dava açılmasına gerek olmadığına karar verdiği sözlerden dolayı dava açıyor. Bu durum tabii çok ilginç” diyor. Bu davanın ilk celsesinin 30 Mayıs 2002 tarihinde İstanbul 6 No’lu DGM’de görüleceğini belirten Kaya, Kürt Enstitüsü’nün politik bir kurum olmadığını, bilimsel araştırmalar yapan bir kuruluş olduğunu vurgulayarak, “Biz kimseye zarar vermedik. Ve başkasıyla uğraşmıyoruz. Kendimizle, dilimiz, kültürümüz ve edebiyatımızla uğraşıyoruz” diyor.