Basından

BASINA VE KAMUOYUNA

Hasan Kaya: BASINA VE KAMUOYUNA

Uzun bir zamandır kısa bir basın açıklaması yapmayı düşünüyordum. Ancak ortalığın çok karmaşa içinde olması, herkesin hassasiyetlerinin üst boyutlarda olması sebebiyle elim tuşlara gitmedi. Ancak aşağıda izah edeceğim sebepten dolayı şimdi şu kısacık açıklamayı uygun gördüm.

Kendim uzun yıllar Türkiye’de kültürel kurumlarda hizmet ettim. İstanbul Kürt Enstitüsü ve Mezopotamya Kültür Merkezi’nde on yılı aşkın bir süre yöneticilik ve başkanlık yaptım. Bu yıllarda bir çok acı ve sevinci, sayıları binleri bulan insanla paylaştım. Çocuk korosunda yer alan çocuklardan, Kürtçe dil derslerine katılan yetmiş yaşındaki insanlarla haşır neşir oldum. Diyebilirim ki bu mutluluğu asla sözlerle tarif edemem.

Geçen zaman ! içerisinde, sivil bir çalışmayı, hümanist, demokratik ve yurtsever duygular ve ölçüler içerisinde yürüttüm. Halkımız için diplomasi, Kürt kültürünü geliştirme, derleme, arşivleme, dil derslerini yaygınlaştırma, dersler için materyal oluşturma, Kürt dilinin ve kültürünün meşruiyet kazanması için ulusal ve uluslar arası kamuoyu oluşturma ve benzeri çalışmalar yürüttüm.

Şunu rahatlıkla belirtebilirim, artık o denli kendi kültürümüz, değerlerimiz, özümüz ve insanlarımızla haşır neşir oldum ki, politik düşünceler, ideoloji ve benzeri kavramlar çok tali olmaya başladı.

Yani şartlar beni ve birlikte çalıştığım arkadaşların kimliğini ve kişiliğini demokratik, ulusal, evrensel, hümanist ve bilimsel kıldı. Bu süreç içinde ve doğal oldu.

İstanbul Kürt Enstitüsünü de kişiliğimize uygun kriterler doğrultusunda idare etmeye çalıştık. Asla politik, ideolojik ayrımı yapmadık. Tabi ki halkımızın hassasiyetlerine önem vermeyi de ihm! al etmedik.

Halen de o gün savunduğumuz de! ğerlerin arkasında duruyorum. Yani demokratik, ulusal, evrensel, hümanist ve bilimsel bir kimliğe sahip olmak benim birincil arzum ve hedefimdir. Bu bilinçle olaylara bakmaya, değerlendirmeye gayret ediyorum.

Kürt siyasal hareketlerini de bu perspektifimle takip ediyor ve değerlendiriyorum. Bu perspektifle, son zamanlarda özellikle internet yayıncılığında Kürt siyaset sahnesinde gelişen tartışmaları ve gelişmeleri izliyorum.

Bu açıklamayı yapmamın öncelikli amacı, dönemi değerlendirmek, tahlillerde bulunmak, strateji ve taktiklerin yanlışlığını veya doğruluğunu vurgulamaktan öte; acil gördüğüm, tehlike arz eden ve vicdani, etik, hümanist bir vazife yükleyen bir konu ile ilgilidir. Bu konu, Kürt siyasal hareketleri arasında görülen ve gittikçe dozunun artacağı olası görünen “şiddet kullanma” olgusudur.

Basından izlediğim kadarı ile Kongra-Gel’den fikir ayrılığı nedeniyle ayrılan bir çok kişiye karşı suikast teşebbüsünde bulunulmuştur.! Basında yer alan en son haber, İran Kürtlerinden Sipan Badoşıva’ adında bir aydının kimliği bilinmeyen kişilerce kaçırılmasıdır.

Basında sık sık benzeri olaylar yer almaktadır. Yine geçen günlerde, Urfa Dehap il binasında üzücü olayların yaşadığını Türkiye basınından üzülerek öğrendim.

Türkiye’de insan hakları ihlallerini, gayri adil yargılamayı, işkenceyi, faili meçhul olayları, yargısız infazları, düşünce suçunu ve insan onuru ile bağdaşmayan benzeri insanlık dışı uygulamaları hep birlikte eleştirdik, kınadık. Bu uygulamalar için protestolarda bulunduk, yürüyüşler düzenledik, oturma eylemleri geliştirdik.

Geldiğimiz noktada, ne yazık ki bu kötü uygulamaların kız ve erkek kardeşlerimiz tarafından kendi erkek ve kız kardeşlerine uygulandığına tanık oluyoruz.

Bundan hicap duyuyorum. Kahroluyorum. Bundan daha büyük kötülük olamaz.

Sebebi ne olursa olsun, hangi gerekçeler a! rkasına sığınılırsa sığınılsın bu uygulamalar kabul edilemez.!

Lütfen kardeşlerimiz birbirlerine asla dokunmasın. Varsa bir sorun demokrasi, adalet ilkeleri çerçevesi içinde çözülsün.

Saygılarımla…

İstanbul Kürt Enstitüsü Eski Başkanı

06.10.2004- İSTANBUL